İçeriğe geç

Kadınlar nasıl kapanmalı ayet ?

Kadınlar Nasıl Kapanmalı? Ayetlerle, Hikâyelerle ve Gerçeklerle Bir Yolculuk

Bazı sorular var ki sadece dini bir merakla değil, hayatın tam ortasındaki bir ihtiyaçla sorulur: “Kadınlar nasıl kapanmalı?” İşte bu soru da onlardan biri. Kimimiz bunu çocukluğumuzdan beri duyduğumuz için merak ederiz, kimimiz yeni bir başlangıç yapmanın eşiğinde olduğumuz için… Bu yazıda, Kur’an’ın rehberliğinde kadınların örtünmesine dair ayetleri inceleyecek, tarihî ve güncel örneklerle zenginleştirecek ve gerçek insanların hikâyeleriyle bu konunun derinliklerine ineceğiz.

Kur’an’da Kapanma Emri: İlahi Rehberliğin Temeli

İslam’da örtünme meselesi sadece kültürel bir alışkanlık ya da toplumsal norm değil, doğrudan Kur’an’da yer alan bir ilahi emir olarak karşımıza çıkar. Kadınların nasıl örtünmesi gerektiğiyle ilgili en temel iki ayet, Nur Suresi 31. ayet ve Ahzab Suresi 59. ayettir.

Nur Suresi 31. Ayet: Güzelliği Sadece Gerekli Olanlara Gösterin

> “Mümin kadınlara söyle: Gözlerini haramdan sakınsınlar, iffetlerini korusunlar, kendiliğinden görünen kısmı dışında ziynetlerini göstermesinler. Başörtülerini yakalarının üzerine vursunlar…” (Nur, 31)

Bu ayet, örtünmenin iki önemli yönünü açıkça ortaya koyar:

1. Bakış ve davranış boyutu: Örtünme yalnızca bedeni örtmek değil, aynı zamanda davranışlarda da ölçülü olmaktır.

2. Giysi boyutu: Kadının süs ve güzelliğini yabancı erkeklere sergilememesi, başörtüsünü de yakasını ve göğüs bölgesini örtecek şekilde kullanması istenir.

Bu noktada dikkat çeken şey, “başörtüsünü yakalarının üzerine vursunlar” ifadesidir. Bu, yalnızca başı değil, boyun ve göğüs gibi cazibe unsuru sayılan bölgelerin de örtülmesini emreder. Yani tesettür, sadece saç kapatmaktan ibaret değildir.

Ahzab Suresi 59. Ayet: Toplum İçinde Tanınmak ve Rahatsız Edilmemek

> “Ey Peygamber! Eşlerine, kızlarına ve müminlerin kadınlarına söyle: Dışarı çıktıklarında cilbablarını (dış örtülerini) üzerlerine alsınlar. Bu, onların tanınması ve rahatsız edilmemesi için en uygun olandır…” (Ahzab, 59)

Burada geçen “cilbab”, vücut hatlarını belli etmeyen geniş ve dıştan giyilen örtüdür. Ayet, örtünmenin yalnızca bireysel bir ibadet değil, aynı zamanda sosyal bir koruma ve kimlik unsuru olduğunu vurgular. Müfessirler, bu ayetin kadınların toplum içinde “mümin kadın” kimliğiyle tanınmasını ve rahatsız edilmemesini hedeflediğini belirtirler.

Gerçek Hayattan Bir Hikâye: Elif’in Yolculuğu

Elif, üniversite ikinci sınıfta tesettüre girmeye karar verdiğinde ailesi şaşkın, arkadaşları ise meraklıydı. Başta yalnızca “saçını örtmek” olarak gördüğü bu karar, zamanla çok daha derin bir anlam kazandı.

“Tesettür benim için artık sadece bir giysi değil,” diyor Elif. “Kendimi kontrol etmeyi, iç huzuru bulmayı, davranışlarımda daha bilinçli olmayı öğrendim. Sadece bedenimi değil, nefsimi de örtmeyi öğrendim.”

Elif’in hikâyesi, Kur’an’daki emirlerin sadece bir giyim kuralı değil, aynı zamanda insanın iç dünyasında başlayan bir dönüşüm olduğunu gösteriyor.

Tesettürün Boyutları: Sadece Kıyafet Değil Bir Kimlik

Kur’an’da anlatılan örtünme emri, yalnızca fiziksel bir uygulamadan ibaret değildir. Tesettürün üç temel boyutu vardır:

Fiziksel boyut: Vücudu örten, dar veya dikkat çekici olmayan kıyafetler.

Davranışsal boyut: Alçakgönüllülük, tevazu ve ölçülü tavır.

Toplumsal boyut: Müslüman kimliğini temsil etme, değerleriyle görünür olma.

Bu bütüncül bakış, tesettürü sadece “ne giyeceğim” sorusundan çıkarıp “kim olmak istiyorum?” sorusuna dönüştürür.

Modern Dünyada Kapanma: Kültür ve İnanç Arasında

Bugün tesettür, farklı toplumlarda farklı şekillerde uygulanıyor. Türkiye’de yaygın olarak başörtüsü ve uzun kıyafetler tercih edilirken, Orta Doğu’da cilbab ve abayalar öne çıkar. Batı ülkelerinde ise tesettür, aynı zamanda kimliğe sahip çıkmanın bir sembolü haline gelmiştir. Her toplumda ortak olan nokta ise, tesettürün bir ibadet ve aidiyet göstergesi olmasıdır.

Sonuç: Örtünmek Sadece Emre Uymak Değil, Değerleri Kuşanmak

Kur’an’da kadınların nasıl kapanması gerektiği açık ve nettir: Güzelliğini yabancı gözlerden korumak, başını ve bedenini örtmek, tevazu ve vakar içinde davranmak. Bu, sadece bir giyim kuralı değil, imanla şekillenen bir hayat tarzıdır.

Ve belki de en önemli soru şudur: Tesettürü yalnızca bir zorunluluk olarak mı görüyorsun, yoksa onunla birlikte kimliğini, duruşunu ve dünyaya bakışını da yeniden mi tanımlıyorsun? Düşüncelerini bizimle paylaş, bu önemli konuyu birlikte konuşalım.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

şişli escort bonus veren siteler
Sitemap
vdcasino girişprop money